DOKTOR HATASI TAZMİNAT DAVASI
- Burak KOÇ
- 28 Kas 2022
- 5 dakikada okunur
Genel olarak tıbbi malpraktis, diğer bir deyişle doktorun tıbbi uygulama hatası; doktorun veya tıp merkezi, poliklinik, hastane vb. sağlık kuruluşlarının bilgisizliği, deneyimsizliği veya ilgisizliği nedeniyle yanlış teşhis, hatalı tedavi veya eksik bakım hizmeti neticesinde hastanın zarar görmesi olarak tanımlanabilir.
Doktor hatası nedeniyle tazminat davası; hastalığın teşhisi (öykünün alınması, tetkiklerin yapılması vb.), tedavisi (hastaya ilaç verilmesi, ameliyat edilmesi, iğne yapılması vb.) ve hastanın bakımı aşamalarında tıbbi standartlara aykırı yapılan her türlü uygulamadan kaynaklanmaktadır.
Tıbbi malpraktis (kötü hekim uygulaması) kavramı, Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından şu şekilde tanımlanmıştır:
Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.
Doktor Hatası Tazminat Davası Şartları
Tıbbi müdahale, belli ölçülerde risk içerdiğinden hastanın iznine tabidir. Örneğin, ameliyat olmayı kabul etmeyen bir hastanın yararına bile olsa, doktor kendiliğinden hastayı ameliyat kararı veremez. Ancak, izni olsa bile hasta üzerinde doktor tarafından yapılacak her türlü uygulama tıp bilimin genel olarak tanınıp kabul edilmiş, “tıbbi standart” olarak adlandırılan meslek kurallarına uygun olarak gerekli özen gösterilerek yapılmalıdır. Tıbbi standartlara aykırı her türlü tıbbi müdahale malpraktis (doktor hatası) olarak nitelendirilmektedir.
Tıbbi hekim hatası kavramı, yerleşik Yargıtay ve Danıştay kararlarında şu şekilde açıklanmaktadır: Tıp biliminin standartlarına ve tecrübelere göre gerekli olan özenin bulunmadığı ve bu nedenle de olaya uygun gözükmeyen her türlü hekim müdahalesi uygulama hatası hekim hatası olarak anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, hastanın tanı ve tedavisi sırasında standart uygulamanın yapılmaması, hekimdeki/sağlık çalışanındaki bilgi ve beceri eksikliği, hastaya uygun tedavi uygulanmaması; tıbbi hata olarak tanımlanabilir.
Bu noktada hatalı tıbbi uygulama sonucu doğacak sorumluluk “kusura dayalı genel sorumluluktur. Hekimin hukuksal sorumluluğu bakımından ölçü; tecrübeli bir uzman hekim standardıdır. Hekim, objektif olarak olayların normal gelişimine ve subjektif olarak da kendi kişisel tecrübesine, kişisel yeteneğine, bireysel mesleki bilgisine, eğitiminin nitelik ve derecesine göre, hastanın sağlığında bir zarar gelmesini önceden görebilecek durumda olmalıdır. Bu halde karşımıza özen yükümlülüğü çıkmaktadır. Hekimin özen yükümlülüğünün ihlali, üç alanda yoğunlaşmaktadır; birincisi, hastanın tedavisinde yani teşhis, tıbbi tedbirin seçimi, bu tedbirin uygulanması, tedavi yahut cerrahi girişim sonrası bakım alanındadır. İkincisi, hastanın aydınlatılması ve onayının alınmasıdır. Üçüncüsü, klinik organizasyonu alanında (personelin niteliği, yeterli sayıda personel bulundurulması, hekimlerin birbiriyle işbirliğidir. Bu üç alandaki kusuru, sırasıyla uygulama kusuru (tedavide hata), aydınlatma kusuru ve organizasyon kusuru olarak değerlendirmek mümkündür.
Bu üç kusura “Tıbbi Uygulama Hatası adı verilmektedir. Hastaya yapılan doktor müdahalesi, tıp biliminin standartlarına, tecrübelere göre özenli ve somut vakıaya uygun yapılmalıdır. Bunun aksi durumunda tazminat davası gündeme gelecektir.
Doktorun Tazminat Sorumluluğunun Hukuki Dayanağı
Doktor hatası nedeniyle tazminat davaları hukuki dayanağını haksız fiil, sözleşmeye aykırılık, vekaletsiz iş görme veya hizmet kusuru yapılmasından almaktadır. Hasta, idareye karşı dava açarken hizmet kusuruna; gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine dava açarken haksız fiil, sözleşmeye aykırılık veya vekaletsiz iş görme gerekçelerinden birine dayanmalıdır. Tıbbi uygulama hataları nedeniyle tazminat davaları, yapılan tıbbi uygulamanın niteliğine göre farklı hukuki gerekçelere dayanılarak açılabilir:
1. Haksız Fiil Sebebiyle Malpraktis / Doktor Hatası Davası: Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir eylemle sözleşme dışında başka bir kimseye vermiş olduğu zarardır (6098 sayılı BK m.49 vd.) Doktorun, tıbbi standartlara aykırı bir şekilde yaptığı her türlü müdahale esasen haksız fiil olarak kabul edilir. Haksız fiil sorumluluğu, doktorun kusurlu hareketleri nedeniyle hastaya verdiği zararların tazmin edilmesini gerektirmektedir. Ancak, bazı hallerde hasta ile hekim arasında sözleşme olmadığı için hekimin sorumluluğu sadece haksız fiil hükümlerine göre mümkün hale gelir. Örneğin, özel hastanenin acil servisine gelen hastaya bakmayan doktor haksız fiil hükümlerine göre sorumlu tutulacaktır. Çünkü, acil servise gelen hasta ile doktor arasında henüz bir sözleşme ilişkisi yoktur.
2. Sözleşmeye Aykırılık Nedeniyle Malpraktis / Doktor Hatası Davası: Tıbbi müdahale, acil durumlar veya ameliyatın genişletilmesini gerektiren haller hariç hasta ile doktor arasında müdahalenin çerçevesini belirleyen bir sözleşme ilişkisi kurulmasını zorunlu kılar. Sözleşme ilişkisine rağmen, hasta, haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık hukuki sebeplerinden herhangi birine dayanarak malpraktis davası açma konusunda seçimlik bir hakka sahiptir. Tıbbi müdahalenin mahiyetine göre hasta ile doktor arasında iki şekilde sözleşme ilişkisi kurulabilir: (Vekalet sözleşmesi, Eser sözleşmesi)
3. Vekaletsiz (Yetkisiz) İş Görme Hükümleri: Doktorun, hastasının izin ve onayını almadığı halde tıbbi müdahale yapması halinde vekaletsiz müdahale söz konusu olacaktır. Vekâletsiz iş gören doktor, hastaya karşı her türlü ihmalinden dolayı tazminat sorumluluğu altındadır. Ayrıca, acil müdahale gerektiren hallerde doktor hastaya gerekli tıbbi müdahaleyi yapmak zorundadır. Doktorun bu tıbbi müdahalesi vekaletsiz iş görme hükümlerine dayanmaktadır. Vekaletsiz iş görme hükümlerinin geçerli olduğu başka bir durum da ameliyat sırasında ameliyatın genişletilmesi gerektiğinde doktor ile hasta ilişkisinin vekaletsiz iş görme hükümlerine göre kurulmasıdır.
4. Kamu Hastanelerinin Hizmet Kusuru: Kamu hastaneleri veya sağlık kuruluşları; aile sağlığı merkezleri, devlet hastaneleri, devlet üniversitesi hastaneleri, araştırma hastaneleri, vb. isimlerle faaliyet göstermektedirler. Tıbbi standart özel veya kamu hastanelerinde aynı hukuki sorumluluğu doğurmaktadır. Ancak, kamu hastanelerinin sorumluluğu idare hukukundaki hizmet kusuruna dayanmaktadır. İdare, kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina ve tesislerde, hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmekle yükümlüdür.
Kamu veya Özel Hastanelerin Tazminat Sorumluluğunun Hukuki Dayanağı
Kamu hastaneleri veya sağlık kuruluşlarının (devlet hastaneleri, vakıf veya üniversite hastaneleri veya aile sağlık merkezi gibi sağlık kuruluşları) hukuki sorumluluğu idare hukukundaki hizmet kusuru kavramına dayanmaktadır. İdarenin hizmet kusuru nedeniyle açılan tazminat davalarına “tam yargı davası” denilmektedir. İdare sağlık hizmetlerinin gereği gibi ifa edilmesini temin edecek organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina ve tesislerde, sağlık hizmetinin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmekle yükümlüdür.
Sağlık hizmetinin verilmesi, organizasyonu veya işlemesinde idarenin çalışanlarından (doktor, ebe, hemşire, sağlık hizmetlisi vb.) kaynaklanan kusurlara “hizmet kusuru” denilmektedir. Doktor-hasta ilişkisinin herhangi bir evresinde tıbbi standartların ihlal edilmesi doktor hatası nedeniyle tazminat sorumluluğunu doğurur. Doktorun sorumluluğu yukarıda da ifade edildiği üzere, “haksız fiil”, “vekalet sözleşmesi”, “eser sözleşmesi”, ”vekaletsiz iş görme” hükümlerine; kamu hastanelerinin sorumluluğu hizmet kusuruna; özel hastane veya sağlık kuruluşunun sorumluğu ise “hasta kabul sözleşmesi” çerçevesinde özel hukuktan kaynaklanan kusura dayanan sorumluluk rejimine dayanmaktadır.
Özel hastanelerde, sözleşme ilişkisi kural olarak hasta ile hastane arasında kurulmaktadır. Doktorun hukuki sorumluluğu devam etmekle birlikte şirket, adi ortaklık veya gerçek kişi olarak faaliyet gösteren özel hastanenin sorumluluğu da bu sözleşme kapsamında doğmaktadır. Hasta ile hastane arasında hem tıbbi uygulamayı hem de bakım uygulamalarını içeren ve sözlü olarak da yapılabilen “hastaneye kabul sözleşmesi” yapılmaktadır. Özel hastane kabul sözleşmesi, tam veya kısmi bir hizmeti içerecek şekilde yapılabilir. Sözleşme, sözlü yapılabileceği gibi içeriği tarafların istemlerine göre yazılı bir şekilde de düzenlenebilen, hasta ile özel hastane arasında yapılan kendine özgü bir sözleşme türüdür.
Doktor Hatası Maddi ve Manevi Tazminat Davasında Görevli Mahkeme
Tıbbi malpraktis nedeniyle eser veya vekalet sözleşmesine dayanılan hallerde görevli mahkeme “tüketici mahkemesi” olarak düzenlenmiştir.
Bağımsız çalışan doktorlar aleyhine açılacak maddi ve manevi tazminat davaları tüketici mahkemesinde görülür.
Şirket, adi ortaklık veya gerçek kişilerin işletici olduğu özel hastaneler aleyhine açılacak maddi ve manevi tazminat davalarına bakmaya tüketici mahkemeleri görevlidir.
Kamu hastaneleri veya sağlık kuruluşları aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davalarına bakmaya görevli mahkeme “idare mahkemesi” olarak düzenlenmiştir:
Tüm kamu hastaneleri; yani devlet hastanesi, araştırma hastanesi, ruh ve sinir hastalıkları hastanesi vb. gibi hastanelerde meydana gelen tıbbi malpraktis hallerinde, tam yargı davası olarak nitelendirilen maddi ve manevi tazminat davalarına bakma görevi idare mahkemesine aittir.
Vakıf üniversitesi veya devlet üniversitesi hastanelerinde meydana gelen doktor uygulama hataları nedeniyle maddi ve manevi tazminat davalarına bakma görevi idare mahkemesine aittir.
Aile sağlığı merkezi veya benzeri nitelikteki kamu sağlık kuruluşlarına karşı açılacak maddi ve manevi tazminat davalarına bakma görevi de idare mahkemesine aittir.
Hizmet kusurundan ayrılabilen kişisel kusura dayalı doktor hataları nedeniyle açılacak tazminat davaları adli yargı yerlerinde görülmektedir. Tıbbi malpraktis nedeniyle doktorun sigorta şirketine karşı açılacak davalarda görevli mahkeme “asliye ticaret mahkemesi” olarak düzenlenmiştir
Komplikasyon Nedir? Komplikasyon Halinde Tazminat Sorumluluğu
Doktor, sadece tıbbi uygulama hatalarından sorumludur. Doktor, uygulamayı “tıbbi standart” kavramına uygun bir şekilde normal risk ve sapmalar çerçevesinde davranarak gerekli dikkat ve özeni göstererek yapmasına rağmen gelişen komplikasyonlar hastaya zarar vermişse, hasta komplikasyonlar konusunda bilgilendirilip onay alınmışsa, doktor veya hastane zarardan sorumlu tutulamaz. Komplikasyon, doktorun bilgi veya beceri eksikliğinden kaynaklanmayan, tıbbi standartlara uyulmasına rağmen önlenemeyen ve istenmeyen sonuçlardır.
Uygulamada birçok uyuşmazlık bu sebebe dayandırılmakta ve doktorlara bu sebeple kusur izafesi yapılmamaktadır. Bu sebeple hak kaybı yaşanmaması adına dava açılmadan önce, durum tüm yönleri ile detaylı olarak değerlendirilmeli ve bu doğrultuda işlem tesis edilmelidir.
Commentaires