TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLI MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
- Burak KOÇ
- 8 Mar 2023
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 Tem 2024
Bu yazımız ile trafik kazasında hangi tazminatlar alınır? , Trafik kazalarında tazminat miktarları neye göre belirlenir? , Trafik kazalarında maddi ve manevi tazminat davaları ne kadar sürer? , Trafik kazası tazminatını kim veya kimler öder? , Trafik kazası tazminatı nasıl alınır? , Yaralanmalı kazada tazminat hesaplaması nedir ve ne kadar hesaplanır? , Trafik kazasından sonra kusurlu bulunan sürücüden şikayetçi olunursa ne olur? , Trafik kazası geçiren herkes para alabilir mi? , Trafik kazası nedeniyle tazminat davasında dava açmadan önce arabuluculuk başvurusu zorunlu mu? , Trafik kazalarında kusur tespitini nasıl kapı kim belirler? , Trafik kazasında maluliyet tazminatı nedir? gibi sorulara yanıt vermeye çalışacağız.

Trafik kazası tazminat davaları, sürücülerin veya yolculuk yapanların kazada yaralanması veya vefat etmesi sonucu oluşan ekonomik veya fiziksel zararlar için talep edilen bir tazminat türüdür. Bu tür davalar kaza sonucu oluşan sağlık harcamaları, gelir kaybı, hizmet kaybı, bedensel hasar, destek zararı gibi zararları kapsamaktadır.
Halk arasında bu tür davalara bakan avukatlara sigorta avukatı , trafik kazası avukatı denilmektedir. Bu tür davalar sonucu tahsil edilen tazminata ise genellikle kan parası denilmektedir.
Trafik kazası tazminat davası
Zarar Görenlerin Maddi ve Manevi Tazminat Talep Etme Hakları:
Tazminat davası nedir?
Tazminat davası, kişilerin veya kurumların, bir kişinin veya kurumun zararına sebep olduğu bir olaydan dolayı ortaya çıkan maddi veya manevi kayıpların telafisi için açtığı bir hukuki dava türüdür. Bu kayıplar, maddi olarak ölçülebilir hasarlar (örneğin, araba kazası sonucu aracın tamir veya değiştirme maliyetleri) veya manevi olarak ölçülemez hasarlar (örneğin, itibar kaybı, duygusal acı veya psikolojik travma) olabilir. Tazminat davaları, yargı yoluna başvurma hakkı olan herkes tarafından açılabilir.
Borçlar kanunumuzun 41. maddesi "Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. ... " şeklindedir.
Buna göre bir kişi kasten, ihmal ederek, tedbirsiz davranarak bir başkasını zarara uğratırsa zarara uğratması halinde tazmin borcu doğar. Hukukumuzda kişiler uğradıkları zararların giderilmesini tazminat davaları ile talep ederler.
Maddi ve manevi zarar kavramı neleri kapsar?
Maddi zararlar, doğrudan bir maliyeti olan zararlar olarak tanımlanabilir ve somut bir şekilde ölçülebilirler. Maddi zararlar şunları içerebilir:
Eşyaların hasarı veya kaybı: Örneğin, araç hasarı veya yangın sonucu ev eşyalarının kaybı.
Tıbbi masraflar: Bir kaza sonucu tedavi masrafları veya hastane masrafları.
Kayıp gelir: İş kazası veya sağlık sorunları nedeniyle gelir kaybı.
Manevi zararlar ise maddi olmayan, ölçülemeyen zararlar olarak tanımlanabilir. Manevi zararlar şunları içerebilir:
Acı ve ıstırap: Bir kazada yaralanma veya ölüm gibi durumlar sonucu kişinin yaşadığı fiziksel veya psikolojik acı ve ıstırap.
İtibar kaybı: Bir kişinin veya kurumun itibarının zarar görmesi.
Ruhsal acı: Kaybı olan bir kişinin kaybı nedeniyle yaşadığı depresyon, üzüntü veya endişe gibi duygusal acı.
Kayıp tatmin: Kişinin kaybının telafisi için ödenen tazminat miktarının yeterli olmaması sonucu yaşanan hayal kırıklığı veya tatminsizlik duygusu.
Maddi ve manevi zararlar, tazminat davalarında talep edilebilecek tazminat miktarını belirlemekte kullanılır.
Kimler dava açabilir?
Bu hususta ikili bir ayrım söz konusudur. Eğer trafik kazası mağduru hayatta ise borçlar kanunun 41. 45. Ve 47. Maddeleri uyarınca bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Eğer mağdur vefat etmiş ise onun vefatı ile maddi ve manevi zarar gören yakınları, annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, bakım ve desteği altındaki kişiler maddi ve manevi zararlarının tazmini için dava çama hakkına sahiptirler.. Mağdur ölmeden evvel tazminat davası açtıysa yine bu kişiler davaya devam edebilirler.
Trafik kazalarında dava açma süresi nedir?
Trafik kazaları nedeniyle tazminat davası açma süresi ülkeden ülkeye değişebilir. Ancak, genellikle trafik kazası sonucu oluşan maddi ve manevi zararlar için, tazminat davası açma süresi kazanın meydana geldiği tarihten itibaren birkaç ay ile birkaç yıl arasında değişmektedir.
Örneğin, Türkiye'de trafik kazası sonucu oluşan maddi ve manevi zararlar için tazminat davası açma süresi, Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 2 yıldır. Ancak, bu süre, tazminat talebinin karşı taraf veya sigorta şirketi tarafından kabul edilmesi veya reddedilmesi sonucu değişebilir. Bu nedenle, trafik kazası sonrasında oluşan maddi veya manevi zararlar için tazminat talep etmek isteyen kişilerin, mümkün olan en kısa sürede bir avukatla görüşerek durumlarını değerlendirmeleri ve yasal haklarını öğrenmeleri önerilir.
Meydana gelen trafik kazası maddi hasarlı ise zamanaşımı süresi 2 yıllık süreye tabi olacak, yaralanmalı trafik kazası ise taksirle yaralama söz konusu olacağından ceza zamanaşımı olan 8 yıllık süreye tabi olacak, kazada ölüm var ise ceza zamanaşımı olan 15 yıllık süre dava açma süresi olarak uygulanacaktır. Bu gibi durumlarda ayrıca kanun tarafından zararın öğrenilmesi arandığından özellikle yaralanmalı kazalarda kişilerin maluliyet oranlarının tespit edildiği yani zararlarının tespit edildiği tarihten itibaren zamanaşımı süresinin işletilmesi gerektiği dikkate alınmalıdır.
Trafik kazaları sonucu dava kimlere karşı açılabilir?
Trafik Kazası sonucu kime karşı dava açılacağı meydana gelen kazaya göre değişecektir. Kazanın meydana gelmesiyle aşağıda belirteceğimiz sorumlular müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
Zira Borçlar Kanunun 51. maddesi de " Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur." denilmektedir. Birlikte zarara yol açanlara ilişkin Borçlar Kanunu'nun 50. maddesindeki düzenlemeye göre ise " Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer'an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şümulünün derecesini tayin eyler." şeklindeki düzenlemeyle birlikte zarar verenlerin sorumluluğu düzenlenmiştir.
Buna göre bir kazanın meydana gelmesinde araç kullanan şoför kusurlu ise şoföre dava açılacaktır. Eğer araç trafik kaydında şoförün üzerine kayıtlı değilse, yasa gereği aracın maliki de zarardan sorumlu olduğundan tazminat davası her ikisine birlikte yöneltilecektir. Zararı doğuran eyleme kimler sebep oldu ise kusurları dikkate alınarak dava açılabilecektir. Fakat trafik kazasına yol açan kişi bakımından yapılan bu ayrımın yanında daha önemli bir ayrımda zararın türüne göre sorumluların belirlenerek açılmasıdır. Zararın kaynaklandığı hukuki ilişkinin türünden yola çıkılarak davalılar belirlenir.
Örneğin : Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bakımından doğan maddi zararları teminat limitine kadar sigorta şirketi karşılarken teminat limitinin üzerindeki zararlar araç sahibine yöneltilerek talep edilebilir. Lakin manevi zararlar bakımından söz konusu sigorta türü için, sigorta şirketinin sorumluluğu yoktur. Bilakis kasko olarak bilinen(Karayolları İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası) sigorta türü bakımından sigorta şirketlerinin sorumluluğu söz konusudur. Tabi burada Zorunlu Taşımacılık Ferdi Koltuk Kaza Sigortasının da ek bir güvence sağladığı unutulmamalıdır. Günlük hayatımızda çok sık karşılaştığımız hukuki bir konu olan trafik kazalarının hukuki sonuçlarından biri olan tazminat davaları kısaca bu şekildedir.
Kazaya sebebiyet veren kusurlu aracın şoförüne karşı yolcular tazminat davası açabilir mi?
Burada yolcuların araç şoförüne veya araç sahibine dava açma hakları pek tabidir ancak ailevi nedenlerle araç şoförüne dava açılmak istenmemektedir. Peki böyle bir durumda sigorta şirketine karşı dava açılabilecek midir? Bu soruya rahatlıkla evet cevabı verebiliriz. Rücu şartlarının olmaması kaydıyla kusurlu aracın sürücüsü tarafından herhangi bir ödeme yapılmadan meydana gelen zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması sağlanabilir. Sigortanın türüne göre talep edilecek zarar da değişmektedir. Zira ihtiyari mesuliyet sigorta ile Zorunlu Mesuliyet sigortalarının kapsamları farklı olduğu gibi Zorunlu Ferdi Koltuk Sigortası da farklı zararları karşılamaktadır.
Zorunlu Mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin, üçüncü kişilere verdiği onun karşılamak üzere oluşturulmuş bir sigorta türüdür dolayısıyla araçta bulunan kazaya sebebiyet veren şoför hariç yolcularda üçüncü kişi olacağından sigorta şirketine dava açabilirler.
Maddi ve Manevi Tazminat Kapsamı ve miktarı nasıl belirlenir:
Trafik kazası sonucunda ölüm olayı gerçekleşmişse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep edebileceği gibi, ölenin, ölümü nedeniyle duydukları elem, acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminatta talep edebilirler. Yaralanma meydana geldiyse; Meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir. Aynı şekilde manevi tazminat talebinde de bulunabilecektir. Sakatlık oluştuysa; Kişi sakatlık oranına göre meydana gelecek iş ve güç kaybına göre zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi tazminata hak kazanabilecektir. Ayrıca, araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını istenebilecektir.
Tazminatın hesaplanmasında davacının ekonomik durumu ve uğramış olduğu zararların tam olarak tespiti çok önemlidir. Bu hesaplama sırasında hasarlar delilleriyle tam olarak ispat edilemez ise asgari ücret üzerinden zararın hesaplanması ve daha düşük tazminat miktarları söz konusu olacaktır. Özellikle manevi tazminat soyut bir kavram olduğundan kazazedenin uğramış olduğu zararların net ve çok iyi bir şekilde, delilleriyle birlikte ortaya konulması gerekmektedir. Bu hususta profesyonel avukatlardan yardım almanın önemi özellikle tazminatın miktarının doğru ve tatmin edici olması yönünden önemlidir.
Daha fazla bilgi için ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.
Saygılarımızla;
KOÇ HUKUK VE DANIŞMANLIK BÜROSU
0 312 231 23 69
0 312 286 60 65
Comments